violence

English-Turkish Translation

  1. Noun şiddet
  2. Noun vahşet
  3. Noun şiddet, cebir, zor.
    resort to violence : şiddete başvurmak, cebir/zor kullanmak.
    The wind blew DEVAMINI OKU
    with great violence . The police used unnecessary violence on the crowd. GİZLE
  4. Noun tecavüz, saldırı.
    To die by violence.
  5. Noun zorbalık, şiddet eylemi.
    Too much violence is shown on TV.
  6. Noun küfür, hakaret, ağır söz söyleme.
  7. Noun anlamı, maksadı bozma.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

do violence to one's principles
ilkelerine aykırı davranmak Verb
act of violence
şiddet fiili
act of violence
cebri muamele
act of violence
şiddet eylemi Noun
attempt at violence
şiddete başvurma teşebbüsü
attempt at violence
şiddet girişimi
brute violence
vahşilik
by violence
şiddetle
culture of violence
şiddet kültürü Noun, Politics-Intl. Relations
die by violence
bir tecavüz sonucu ölmek Verb
end to violence
şiddete son
gender-based violence
cinsiyet temelli şiddet Noun, Law
glorification of violence
şiddetin yüceltilmesi Noun
lawless violence
kuralsız şiddet Noun
physical violence
müessir fiil
physical violence
cebir
physical violence
şiddet
practice violence
şiddet kullanmak Verb
practise violence
şiddet kullanmak Verb
proceed to violence
şiddete girişmek Verb
prone to violence
şiddete meyilli Adjective
reactionary violence
gerici şiddet Noun, Politics-Intl. Relations
religious fundamentalist violence
köktendinci şiddet Noun, Religion-Faith
robbery with violence
şiddet kullanarak yapılan soygun
sectarian violence
ayrılıkçı şiddet Noun, Politics-Intl. Relations
seize by violence
gaspetmek Verb
seizure by violence
gasp
self-inflicted violence
kendine karşı şiddet Noun
spiral of violence
şiddet sarmalı Noun, Politics-Intl. Relations
street violence
sokak şiddet hareketi
student violence
öğrencilerin başvurduğu şiddet hareketleri Noun
terrorist violence
terörist şiddeti
terrorist violence
terorist şiddeti
threat of violence
tedhiş tehlikesi
use patriotism as cloak for violence
şiddeti gizlemek için vatanseverlik bahanesine başvurmak Verb
violence of a storm
bir fırtınanın şiddeti
violence of an attack
bir saldırının şiddeti
cause (the pace , violence , or flow of sth) to moderate
tavsatmak Verb
do violence to
(a) bozmak, berbat etmek, halel getirmek, ihlâl etmek.
These modern boxlike buildings do violence DEVAMINI OKU
to the beauty of the old city . (b) anlamını değiştirmek/bozmak/tahrif etmek.
To do violence to a translation. GİZLE
do violence to sb
şiddet kullanmak Verb
domestic violence against women
kadına karşı aile içi şiddet Noun
increase the fury or violence of
kızıştırmak Verb
offer violence to sb
birine sert ve haşin muamele yapmak Verb
Declaration on the Elimination of Violence Against Women
Kadınlara Karşı Şiddetin Tasfiye Edilmesine Dair Bildiri Noun, International Law
European Convention on Spectator Violence and Misbehaviour at Sports Events and in Particular at Football Matches
Sportif Karşılaşmalarda ve Özellikle Futbol Maçlarında Seyircilerin Şiddet Gösterilerine ve Taşkınlıklarına Dair Avrupa Sözleşmesi Noun, International Law
Protocol for the Suppression of Unlawful Acts of Violence at Airports Serving International Civil Aviation
Uluslararası Sivil Havacılığa Hizmet Veren Havalimanlarında Yasadışı Şiddet Eylemlerinin Önlenmesi Protokolü Proper Name, Law
Protocol for the Suppression of Unlawful Acts of Violence at Airports Serving International Civil Aviation
Uluslararası Sivil Havacılığa Hizmet Veren Hava Alanlarında Kanunsuz Şiddet Eylemlerinin Önlenmesi İle İlgili Protokol Proper Name, Law
English-Turkish phrases from Zargan's own database
 
 
Bize Ulaşın
Geri-bildirimde bulunun